Sürdürülebilirlik günümüzün neredeyse en önemli konularından birisi ve laboratuvar yöneticileri için de oldukça önemli bir konu.
Günümüzde birçok şirket karbon ayak izini azaltmak için çeşitli girişimlerde bulunuyor. Genel yaklaşım üretim, atıklar, enerji ve su tüketimi üzerinde yoğunlaşmış gibi görünüyor. Oysa üretim yapan her firma en az bir ve bazen birden çok laboratuvara sahip. Laboratuvarlar aslında karbon ayak izinin arttırılmasında buz dağının görünmeyen kısmını oluşturuyor. Bu açıdan düşündüğümüzde laboratuvarlar şirketin sürdürülebilirlik hedeflerine dahil edilmesi gereken kilit noktalardan birisidir.
Sürdürülebilirlik, laboratuvar yöneticilerinin enerji ve su kullanımını ve atığı azaltmanın yanı sıra kazayla çevreye salınabilecek tehlikeli veya bulaşıcı kimyasalların hacmini azaltmanın yollarını aramasıyla, laboratuvarların tasarımına, inşasına ve işletimine yayılır.
Laboratuvar malzemelerinin laboratuvar iş akışının önemli bir bileşeni olması nedeniyle, laboratuvar yöneticilerinin şirketlerinin sürdürülebilirlik hedeflerini karşılayan ürünleri seçmeleri, doğru analitik yöntemleri uygulamaları ve aynı zamanda laboratuvarda depolanan kimyasalların ve çözeltilerin kalitesini ve bütünlüğünü koruma konusundaki birincil rollerini yerine getirmeleri önemlidir.
Sarf malzemeleri, kimyasallar, cihazlar, sürekli çalışan bilgisayarlar, sürekli basılı doküman ihtiyacı ve halen her analizin bir analiste ihtiyaç duyması.. Bunların tümünü düşündüğümüzde devasa bir tüketim ortaya çıkıyor.
Bunu birkaç alanda inceleyelim. Laboratuvar gereçleri seçimlerinin ardındaki temel itici güç olarak sürdürülebilirlik ile aynı nitelikler, laboratuvar yöneticilerini cam kapları seçmekten caydırabilir. Cam laboratuvar gereçlerinin plastikten daha ağır olması, sevk edildiğinde daha fazla karbon ayak izi oluşturabileceği anlamına gelir. Ayrıca, kırılgan olduğu için cam laboratuvar gereçleri, birden fazla koruyucu ambalaj katmanı kullanılarak dikkatlice paketlenmelidir. Bu, ürünlerin laboratuvarlara güvenli bir şekilde teslim edilmesini sağlarken, çok daha fazla ambalaj atığı oluşmasına da neden olur.
Laboratuvar cam malzemelerinin birçoğu kimyasallara, kirleticilere ve şiddetli sıcaklık değişimlerine karşı dirençli ve en zorlu laboratuvar koşullarına dayanabilen borosilikat malzemeden yapılır. Borosilikat malzeme geri dönüştürülemez ve bu durum çevreye çok daha fazla atık üretmek anlamına gelir. Ayrıca cam malzemelerin üretiminde plastik malzemelerin üretimine göre çok daha fazla enerji tüketilir. Cam malzemeler kırılgandır ve plastik malzemelerden çok daha kısa bir kullanım ömrüne sahiptirler. Laboratuvar yöneticileri proseslerine uygun olan durumlar için cam yerine plastiği tercih ederek tüm bu süreçlerde bir tasarruf sağlayabilirler. Tabi burada cam malzemenin kimyasal dayanıklılığı, ürünü plastiğe göre kontamine etme riskinin az olması gibi durumlar bir kısıt olabilir.
Plastik laboratuvar gereçleri en yaygın olarak polipropilen (PP) veya yüksek yoğunluklu polietilen (HDPE) malzemeler kullanılarak üretilir. Sitotoksik olmamalarına ve dolayısıyla farmasötik ürünlerle doğrudan temasa uygun olmalarına ek olarak, bu yüksek kaliteli polimerler ayrıca geri dönüştürülebilir. Geri dönüştürülebilirlik tek başına çok önemli olmakla birlikte, plastik laboratuvar gereçlerini sürdürülebilir olarak sınıflandırmak için yeterli değildir. Plastik kaplar ayrıca plastikleştiriciler, dolgu maddeleri ve kalıp ayırıcı maddeler gibi gereksiz katkı maddelerinden arındırılmış malzemeler kullanılarak üretilmeli ve yalnızca minimum miktarda gerekli ısı dengeleyicileri ve antioksidanları içermelidir. Katkı malzemeleri, plastikten doğru koşullar altında laboratuvar çözeltilerine ve kimyasallara sızma potansiyeline sahip olduğundan, plastik laboratuvar gereçleri yapmak için yalnızca laboratuvar dereceli plastik malzemelerin kullanılması hayati önem taşır. Satın alma tercihlerinde de bu kriteri gözetmek gerekir.
Kırılmaz olması, plastik laboratuvar gereçlerinin minimum ambalaj kullanılarak güvenli bir şekilde taşınabileceği anlamına gelir ve laboratuvar yöneticilerinin laboratuvarlarında ürettiği atıkları azaltmasına yardımcı olur. Daha da çevre dostu bir seçim yapmak için, plastik kaplar genellikle yüksek oranda geri dönüştürülebilir içeriğe sahip kartonlarda paketlenir. Ağırlığı destekleyecek ve camı koruyacak mekanik mukavemet yeterli olmadığından, bu tür kartonlar cam laboratuvar gereçlerinin paketlenmesi için uygun değildir.
Plastik laboratuvar gereçlerinin ve ambalajlarının laboratuvarın çevresel ayak izi üzerindeki doğrudan etkisi, satın alma kararları verilirken önemli bir husustur. Sürdürülebilirliği tam olarak benimsemek için, laboratuvar gereçleri üreticilerinin kendi ayak izlerini azaltmak için uyguladıkları uygulamaları dikkate almak da önemlidir. Örneğin, plastik laboratuvar gereçlerinin üretimi tipik olarak büyük miktarda elektrik tüketimini gerektirir ve bu da artan karbon emisyonlarına neden olur. Mümkün olduğunda, satıcılar hidroelektrik veya rüzgar enerjisi gibi çevreyi kirletmeyen yenilenebilir enerji kaynakları kullanmalıdır. Düzenli depolama atıklarını en aza indirmeyi amaçlayan katı bir plastik ve kağıt hurda geri dönüşüm sürecine sahip olmak da önemlidir. Bazı üreticiler bunu bir adım daha ileri götürür ve ürünlerini paketlemek için karton üretmek üzere kendi tüketici sonrası kağıt atıklarının yüksek bir yüzdesini, hatta bazen yüzde 100'ünü yeniden kullanır.
Bir benzer örneği de analizlerimiz üzerinden inceleyelim. Örneğin; bir Yüksek Performanslı Sıvı Kromatografisi (HPLC) analizini göz önüne alalım. Burada analiz öncesi numune hazırlık aşamasında ve analiz sırasında çeşitli tasarruflar yapılabilir. Metotların HPLC sisteminden UPLC sistemi gibi daha hızlı ve az solvent kullanılarak analiz edilebileceği bir yönteme transferi ile yüksek oranda zaman, enerji ve kimyasal tasarrufu sağlanabilir. Ön analitik evrede numune hazırlama süreçleri optimize edilebilir. Numune son seyreltme miktarları düşürülebilir ve bazı ara basamaklar daha yalın hale getirilebilir. Cam balon jojelerde hazırlanan numuneler daha küçük hacimlerde eppendorf tüplerde hazırlanabilir. Böylece hacim tasarrufu ile birlikte yukarıda bahsettiğimiz plastik kullanımını teşvik etme sağlanmış olacak ve ayrıca cam malzemelerinin yıkama ve kurutma prosedürlerinden de tasarruf edilmiş olacaktır. Tabi burada analizin ihtiyaç duyduğu kriterler de göz önüne alınmalıdır. Bazı durumlar elbette cam malzeme kullanmayı zorunlu koşacaktır. Böyle durumlarda ise mümkün olduğu kadar küçük hacimlerde çalışarak kimyasal tasarrufu tercih edilebilir.
Bu örnekler laboratuvar özelinde çoğaltılabilir. Laboratuvarların dijital takip ve raporlama sistemlerine geçirilerek kağıtsızlaştırılması da sürdürülebilirlik hedeflerine katkı sağlama konusunda önemli bir örnektir. Kağıt tasarrufu ile beraber enerji tasarrufu da sağlanacaktır. Bunun gibi laboratuvar dizaynlarının maksimum gün ışığından faydalanabilecek şekilde yapılması, havalandırma ve iklimlendirme sistemlerinin enerji tasarrufu sağlayacak bir dizayna sahip olması, yeterli ısı yalıtımının bulunması gibi birçok konu sürdürülebilirlik hedeflerine örnek teşkil eder.
Günümüzde insan ve çevre sağlığı için çalışan laboratuvarlar ve bilim üreten araştırma kuruluşları ve üniversiteler her geçen gün artan iş yükleri ile daha fazla atık üretmekte. Bu durumda laboratuvar yöneticilerine daha iyi kararlar vermek ve sürdürülebilirlik hedeflerini daha da ileriye taşımak konusunda büyük bir sorumluluk düşmektedir. Aynı şekilde satın alma birimlerinin de aldıkları malzemelerin sürdürülebilirlik hedefleri ile örtüşüp örtüşmediğini sorgulamaları gerekmektedir.
Yazan: Orhan Çakan
Kaynaklar;
https://www.labmanager.com/business-management/how-labware-choices-impact-a-lab-s-environmental-footprint-2263